Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
131
24.
Türklerin Tarihi: Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 Yıl.
(Çeviren Aykut Kazancıgil
- Lale Arslan-Özcan). İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2004.
25.
STARR, S. Frederick.
Lost Enlightenment: Central Asia’s Golden Age from
the Arab Conquest to Tamerlane
, Princeton ve Oxford: Princeton University Press,
2013. Türkçesi:
Kayıp Aydınlanma
, çeviren Yusuf Selman İnanç, İstanbul: Kronik
Kitap, 2021.
26.
SUBTELNY, Maria.
Timurids in Transition: Turko-Persian Politics and
Acculturation in Medieval Iran.
Leiden: Brill, 2007.
27.
SUÇIKAR, Tarkan.
Emir Timur Yıldırım Bayezid: XV-XVII. Yüzyıl Osmanlı
Kroniklerinde Yıldırım Bayezid ve Timur Algısı
. Ankara: Panama Yayıncılık, 2018.
28.
ŞEHABEDDİN Mercânî.
Müstefâdü’l-Ahbâr fî Ahvâl-i Kazan ve Bulgar.
1.
Cilt. Kazan, 1885.
29.
ŞEREFÜDDİN Ali Yezdi.
Emir Timur (Zafername)
. (Çeviren Ahsen Batur).
İstanbul: Selenge Yayınları, 2013.
30.
TOGAN, Zeki Velidi.
Umumî Türk Tarihine Giriş.
İstanbul: Enderun
Kitabevi, 1981.
31.
Türk Tarihinin Ana Hatları.
2. Basım. İstanbul: Kaynak Yayınları, 1996.
32.
WEBER, Max.
Economy and Society: An Outline of Interpretive Sociology.
Berkeley: University of California Press, 1978.
33.
WOODS, John.
The Timurid Dynasty
. Bloomington: Indiana University,
1990.
34.
YÜKSEL, Musa Şamil.
Timurlularda Din-Devlet İlişkisi.
Ankara: TTK
Yayınları, 2009.
35.
ZSOMBOR Tibor, Rajkai.
The Timurid Empire and the Ming China:
Theories and Approaches concerning the Relations of the Two Empires
. Eötvös
Lorand Üniversitesi Doktora Tezi
.
Budapeşte, 2007.
TİMURLULARDAKİ TARİH YAZIM GELENEĞİNİN FARKLI YÜZÜ:
GÜLBEDEN BEGÜM VE HÜMAYUNNÂMESİ
Bilal KOÇ
Doç. Dr., Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü,
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
132
Ortaçağ Tarihi Bilim Dalı, Ankara/Türkiye,
ORCID: 0000-0002-2489-6580
Аннотация: ушбу мақолада Темурнинг бешинчи авлоди бўлган Бобуршоҳнинг қизи
Гулбадан бегимнинг “Ҳуммоюннома” номли асари таҳлил қилинган. Маълумки,
темурийлар давридан бошланиб, кейинчалик сулола вакиллари томонидан давом
эттирилган тарих, адабиёт, дин, хаттотлик, ёзув ва бошқа соҳаларда ижод қилиш
анъанаси кўплаб асарларнинг яратилишига олиб келган. Буларнинг ичида эътиборга лойиқ
бўлганлардан бири темурийлар сулоласига мансуб бўлган Гулбаданбегимнинг ижодидир.
Асарда Бобуршоҳнинг ўғли Ҳумоюн (1530-1544) ҳукмронлиги даврида бўлиб ўтган
воқеалар ҳақида баҳс юритади. Бу ерда аввало темурийларнинг тарихшунослик анъанаси
ҳақида қисқача тўхталиб ўтамиз. Бобуршоҳдан бошланиб, сулоланинг бошқа вакиллари
томонидан ҳам давом эттирилган “воқеанома, хотиралар, йилномалар” ёзиш анъанаси
ҳақида сўз боради. Бобуршоҳнинг “Бобурнома” асаридан сўнг бу анъанани Гулбадан
давом эттирган.
Қуйида Гулбадан ва унинг асари ҳақида маълумотлар берилган.
Мақоланинг асосий мавзуси бўлган “Ҳуммоюннома” эса ёритилган жиҳатлар ҳамда
тарихчилик анъанаси усули танқидий нуқтаи назардан муҳокама қилинган. Асарда давр
ўзгаришларини шоҳиди бўлган ёки бошқалардан эшитган бир аёлнинг кузатишлари ўрин
олган. Мавзуни қулай тушунилиши учун тадқиқот кичик сарлавҳаларда берилган. Шу
нуқтаи назардан мақола хулоса, аннотация, кириш, кичик сарлавҳалар, хулоса,
библиографиядан иборат. Тадқиқот кенг кўламли шаклда имкон бўлгани ҳолда
чегараланган бўлиши талаб қилингани учун баъзи жиҳатлар жуда қисқа бир шаклда
берилди.
Калит сўз ва иборалар: Бобур, Ҳумоюн, Гулбадан, Ҳумоюннома, тарих.
Özet: Bu bildiri metninde Timur’un beşinci göbekten torunu olan Babür Şah’ın kızı
Gülbeden Begüm’ün Hümayunnâme adlı eseri değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Bilindiği üzere
Timur dönemiyle başlayan ve daha sonra Timurlu hanedanına mensup olanlar tarafından devam
ettirilen tarih, edebiyat, din, hat, yazı ve benzeri alanlarda eser yazma geleneği pek çok eserin
ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bunların en dikkat çekicilerinden birisi de Timurlu soyuna mensup
olan Gülbeden Begüm’ün eseridir. Eser, Babür Şah’ın oğlu Hümayun’un (1530-1554)
faaliyetleri ekseninde gelişen olayları konu edinmektedir. Burada öncelikle kısaca
Timurlulardaki tarih yazım geleneğine değinilecektir. Hemen ardından Babür Şah ile başlayan
ve diğer hanedan üyeleri döneminde de devam eden “vakıat, hatırat, vakayiname” yazma
geleneğine temas edilecektir. Babür Şah’ın “Babürnâme” adlı eserinden sonra bu geleneği
Gülbeden devam ettirmiştir. Aşağıda Gülbeden ve eseri hakkında bilgiler verilmiştir. Bildirinin
asıl konusunu oluşturan Hümayunnâme ise hem içerisinde yazılı bulunan hususlar hem de tarih
yazma geleneğinin usulleri açısından eleştirel bir bakışla ele alınmıştır. Eser, dönem
gelişmelerini uzaktan veya yakından takip eden, dinleyen veya şahit olan bir kadının
gözlemlerini barındırmaktadır. Eser, öznel değerlendirmeleri ve duyguları taşıdığı için dikkatli
bir şekilde incelenmiştir. Çalışma, konunun rahat bir şekilde anlaşılmasını sağlamak için alt
başlıklar halinde verilmiştir. Bu yönüyle özet, Annotation, giriş, alt başlıklar, sonuç ve kaynakça
kısmından oluşmaktadır. Çalışmanın geniş bir şekilde ele alınması mümkün iken sınırlı sayfa
aralığı içerisinde yazılması istenildiği için bazı hususlar çok kısa bir şekilde verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Babür, Hümayun, Gülbeden, Hümayunnâme, Tarih.
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
133
Annotation: In this paper, the work of Gulbeden Begum, called Humayunnameh, the
daughter of Babur Shah, who is the fifth grandchild of Timur, will be evaluated. As it is known,
there are works written by those who started with Timur and later belonged to the Timurid
dynasty, in the fields of history, literature, religion, calligraphy, writing and similar fields. One
of the most striking of these is the work of Gulbeden Begum, who is a member of the Timurid
lineage. The work deals with the events that developed in the axis of the activities of Babur
Shah’s son Humayun (1530-1554). Here, first of all, the historiography tradition of Timurids
will be briefly mentioned. The tradition of writing “facts, memoirs, chronicles”, which started
with Babur Shah and continued during the period of other dynasty members, will be touched
upon. Gulbeden continued this tradition after Babur Shah’s work named “Baburnameh”.
Information about Gulbeden and her work is given below. The Humayunnameh which is the
main subject of the paper, has been discussed with a critical view in terms of both the issues
written in it and the methods of the tradition of writing history. The work contains the
observations of a woman who followed, listened or witnessed the developments of the period
from afar or closely. The work has been carefully studied as it carries subjective evaluations and
emotions. The study is given in sub-headings to make the subject easy to understand. In this
respect, it consists of Annotation, introduction, subtitles, conclusion and bibliography. While it
is possible to deal with the study in a broad way, some issues are given very briefly because it is
desired to be written within a limited page range.
Key words and phrases: Babur, Humayun, Gulbeden, Humayunnameh, History
.
Giriş
İslâmiyet’in ortaya çıkması ve yayılmasıyla beraber başlayan tarih yazma
geleneği yüzyıllar içerisinde tür olarak epeyce çeşitlenmiştir. Özellikle orta çağ
Türk-İslâm devletlerinde bu kaynakların bazı coğrafyalar ve devletler için az olsa
da diğerleri için zengin sayılabilecek ölçekte olduğu söylenmelidir. Bu kaynak
türleri vakayinameler, münşeat mecmuaları, diplomatik vesikalar, sikkeler,
vakfiyeler, siyasetnameler, seyahatnameler, divanlar, tarihî destanlar, hatıratlar ve
mesneviler şeklinde sıralanmaktadır. İçerik özellikleri açısından her birisi genel
manada zenginlik taşımakla birlikte güvenilir tarihî kaynak niteliği kıstası söz
konusu olduğunda aynı değildir. Bu kaynak türlerinin her birisinin kendi içerisinde
taşıdığı hususiyetler göz önüne alınarak -ilmî kıstaslar- açısından
değerlendirilmeleri icap etmektedir.
Bu kaynak türlerinden
“hatırat”
ise en dikkatli şekilde incelenmesi
kaçınılmaz olan eserlerdendir. Bilindiği üzere bu kabilden eserler, öznel
değerlendirmeleri, olayın gerçekleştiği zamanda veya hemen sonrasındaki
gelişmeleri sıcağı sıcağına konu edindikleri için -tarafgirlik- çizgisindedirler. Sıcak
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
134
duygu ve düşünceleri taşıdıkları için kayıtları ilk aşamada dikkat çekici olsa da
tarihçilik hassasiyetiyle verdikleri bilgilerin her yönüyle teyit edilmeye muhtaç
kayıtlar
içerdiği
unutulmamalıdır.
Değerlendirmeye
tabi
tuttuğumuz
Hümayunnâme
’de bu doğrultuda yazılmış eserler birisidir. Eserdeki kültürel
derinlik, orta çağlarda hem Türkistan coğrafyasına hem de Hindistan coğrafyasına
bakan yönleriyle kendisini göstermektedir. Bu kaynak türünün genel tarih disiplini
içerisinde -verilen bilgilerin güvenilirliği- noktasında taşıdığı yön tarihçileri
dikkatli olmaya sevk etse de içerik özellikleri çok şey söylemektedir.
Gülbeden Begüm’ün Hayatı ve Faaliyetleri
Gülbeden Begüm, Babür Şah’ın kaynaklarda adı geçen çok sayıdaki
çocuklarından bir tanesidir. Babür, birden fazla evlilik yaptığı için pek çok çocuğu
olmuştur. Kızları arasında en çok öne çıkanı ise Gülbeden olup doğum tarihi net
olmamakla birlikte 1522 veya 1523 yıllarında doğmuş olduğu ileri sürülmektedir.
Annesi, Dildar Begüm olup anne-baba bir kardeşleri ise Gülreng Begim, Gülçehre
Begim, Hindal Mirza ve Alur Mirza’dır.
12
Gülbeden, eserinde eşi Hızır Hoca Han
ve oğlu Saadetyâr ile alakalı da çeşitli olaylar vesilesiyle bilgi vermektedir.
13
Gülbeden’in 1575-77 yılları arasında Hicaz’da kaldığı, dönüş yolunda Aden
Körfezi’nde gemi kazası geçirdiği ve bir yıl burada kaldığı bilinmektedir.
Gülbeden’in 1603’te ise hayatını kaybettiği anlaşılmaktadır.
14
Kişilik özelliklerine
bakıldığında okuma-yazma bildiği
15
, mektuplarını kendisinin yazdığı, dinine bağlı
olduğu görülmektedir. Ayrıca Gülbeden’in Türkçe ve Farsça şiir yazma
12
Gülbeden,
Hümayunnâme,
Çev. Abdürrab Yelgar & Eymen Manyas, TTK, Ankara, 1987, s. 115; ayrıca bkz.
Ebu’l-Fazl Mübarek Allami,
Ekbername,
Ed. Mevlevî Abdürrahim, Muzhurool Press, Kalküta, 1877, C. I, s. 119.
13
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 200, 212-14; Esterebâdî, Gülbeden’in eşinin Moğol hanlarının neslinden olduğunu
bildirir. Muhammed Kâsım Hinduşah Esterâbâdî,
Târîh-i Firişte,
tash. Muhammed Rıza Nâsırî, Encümen-i Asâr ve
Mefâhîr-i Ferhengî, Tahran, 1387, C. II, s. 153; A. S. Bazmee Ansari, “Gülbeden Begüm”,
DİA
, c. 14, TDV Yay.
İstanbul, 1996, s. 235; Babür’ün eşleri ve çocukları için bkz. Jean-Paul Roux,
Büyük Moğolların Tarihi Babur
, Çev.
Lale Arslan Özcan, Kabalcı Yay., İstanbul, 2008, s. 416-18.
14
Ansari, “Gülbeden…”, s. 235.
15
Aslına bakılırsa hanedana mensup kadınların bazılarının okuma-yazma konusunda yetkin oldukları bilinmektedir.
Bu doğrultuda kayıtlara yer veren Mirza Haydar Duğlat, Babür Şah’ın ablası Hanzade Begim’in de okuma-yazma
bildiğini ve mektuplar yazdığını kaydetmektedir. Mirza Haydar Duğlat,
Tarih-i Reşidî,
Çev. Osman Karatay,
Selenge Yay., İstanbul, 2006, s. 572.
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
135
kabiliyetine hâkim olduğu, hat ve inşa sanatında da aynı şekilde yetenekli olduğu
nakledilenler arasındadır.
16
Hümayunnâme’yi Yazma Gayesini Açıklaması
Gülbeden, Hümayunnâme’yi yazma gayesini açıklayarak eserine
başlamaktadır. Bu itibarla Babürlü hükümdarı Celâleddîn Muhammed Ekber
(1554-1595) döneminde, Babür ve Hümayûn dönemlerinde meydana gelen olaylar
hakkında sarayda bulunanlardan bildiklerini yazmaları istenmiştir. Bu emir üzerine
böyle bir eser yazmaya başladığını bildiren Gülbeden, babasının hayatını
kaybettiği tarihte (1530) sekiz yaşında olduğu için o dönemlere dair aklında çok az
şeyin kaldığını açıkça ifade etmektedir. Ekber Şah’ın emri üzerine aklında
kalanları ve döneme dair duyduklarını yazdığını söylemektedir.
17
Bu yönüyle
bakıldığında müellif, daha eserinin en başında açıklıkla Babür Şah dönemine dair
gelişmeler için okuyucusunu dikkatli olmak noktasında ikaz etmektedir.
Tarih Yazım Geleneğine Bağlılığı
Orta çağ İslâm tarihi kaynaklarında bir gelenek halini alan kendisinden
önceki kaynakları ve bilgileri özetleyerek verme geleneğini Gülbeden,
Babürnâme
’deki kayıtlar üzerinden yapmıştır. Gülbeden,
Babürnâme
’de yer bulan
hususları tekraren yazmasını ise kendi eserine
“bir uğur ve teberrük”
getirmesi
amacıyla yaptığını ifade etmiştir.
18
Aynen dediği şekilde
Babürnâme
’nin başlangıç
kısımlarında yer alan kayıtlardan hareketle
Hümayunnâme
başlamaktadır. Babür
Şah’ın Fergana dönemi faaliyetleri, Semerkant hâkimiyeti için mücadeleleri,
akrabaları karşısında düştüğü durumlar, Şibani Han ile yapılan mücadeleler,
Kabil’e doğru göç etmesi ve burayı ele geçirmesi (1505), Hüseyin Baykara’nın
Özbeklerle mücadele için Horasan’a çağırması, Babür Şah’ın çağrıya karşılık yola
çıkması, Horasan’da Timurlu ailesine mensup mirzalarla buluşması, uygulanan
16
Ansari, “Gülbeden…”, s. 235.
17
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 121.
18
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 115.
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
136
teşrifat/protokol kuralları gibi
Babürnâme
’de yer alan gelişmeleri özetleyerek
vermiştir.
19
Gülbeden, eserinin ilerleyen kısmında Babür Şah dönemi gelişmeleriyle
ilgili, onun Kabil’e geçmesi, Afgan kabilesi
Hezareler i
le mücadelesi, Kabil’in
alınması ve burasının zapt edilmesinin meydana getirdiği olumlu gelişmeler, arka
arkaya çocuklarının dünyaya gelmesi, Hümayun’un doğması (1508), Şah İsmail’in
yardımını alarak tekrar Semerkant’ı ele geçirmek istemesi, kısa süreli hâkimiyetin
ardından Maveraünnehir düşüncesini aklından çıkararak Bedahşan ve Kabil’e
yüzünü çevirmesi, Hindistan’a gitmek istemesi, Panipat savaşında elde edilen
galibiyet, ardından yaşanan gelişmeler, Cengiz ve Timur nesline birlikte hareket
etmek için yazdığı mektuplar, ailenin kadınlarına
20
karşı duyduğu sadakat ve
gösterdiği değer, Kanva savaşı, Gülbeden’in babasıyla karşılaşması, Babür Şah’ın
oğullarının hastalığı daha sonra kendisinin rahatsızlanması ve akabinde ölmesi gibi
olayları Gülbeden de kaydetmektedir.
21
Gülbeden’in, Babür dönemine dair düştüğü kayıtların kendisinin de ifade
ettiği üzere
Babürnâme
’ye dayandığı görülmektedir.
Babürnâme
’de yer verilen ve
takip edilen tarih yazma usulünün burada da olduğu açıktır. Olayları aktarım,
değerlendirmeler ve nakiller,
Babürnâme
’nin okunduğuna ve elde bulunduğuna
işarettir. Ancak
Babürname
’de eksik olan, kaybolduğu düşünülen veyahut
Babür’ün yazmamış olabileceğine dair ihtimalleri de bünyesinde barındıran 1508-
1519 yılları arasındaki gelişmeler,
Hümayunnâme
’de de eksiktir. Bu yönlerden
hareketle değerlendirilmeye tabi tutulduğunda Babür dönemi olaylarının nakli
çerçevesinde
Hümayunnâme
bir özgünlük taşımamaktadır. Eserinin başında da
işaret ettiği üzere Gülbeden, sekiz yaşındayken babasını görmüş ve kısa bir müddet
sonra da kaybetmiştir. Dolayısıyla çocuk yaşta olduğu için
hatırladıklarını,
anlatılanları ve duyduklarını yazmış olması
bir ihtimaldir. Ancak eseri
19
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 115-19; Zahireddin Muhammed Babür,
Babürname,
Çev. Reşit Rahmeti Arat,
Kabalcı Yay., İstanbul, 2008, s. 113-271.
20
Babür Şah, eserinde ziyadesiyle hanedana mensup kadınlardan, özelliklerinden ve onlara duyduğu saygıdan
bahsetmektedir. Geniş bilgi için bkz. Babür,
Babürname,
s. 133 vd; Roux, Babur, s 376-77.
21
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 119-138.
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
137
incelendiğinde ve nakillerine bakıldığında
Babürnâme
’yi okuyarak eserine aldığı
çok açıktır.
22
Hümayunnâme’nin Tarihî Değeri
Hümayunnâme
’yi asıl değerli kılan yön, Hümayun dönemindeki gelişmeleri
kaydetmesinden ileri gelmektedir. Ancak bu dönemdeki gelişmelerin tamamını da
baştan sona nakletmemektedir. Dolayısıyla eksik kısımları, Gülbeden’in anlatmak
istemediği veya kaydetmediği olaylar vardır. Eserden anlaşıldığı kadarıyla
Gülbeden, Hümayun’un saltanat dönemine dair naklettiği gelişmelerin bir kısmına
doğrudan şahit olmuştur. Bunların daha ziyade Hümayun’un hanedana mensup
kadınları ziyareti sırasında veyahut tertip edilen merasimler sırasında gerçekleşen
görüşmelere dayandığı anlaşılmaktadır.
23
Eser, bir kadının kaleminden çıkmış
olması bakımından dikkat çekici olmasının ötesinde kültür tarihi açısından yer
verdiği hususlar çok daha önemlidir.
Gülbeden’in Hümayunnâme’de Takip Ettiği Üslup
Babür Şah gibi Gülbeden’in de sade ve yalın bir üslupla eserini yazdığı
görülmektedir. Olayları aktarım tarzı, betimlemesi, çevreyi ve bulunduğu ortamları
tasvir etme kabiliyeti sürükleyici ve yerindedir. Müellif olarak dayatmalardan
ziyade olayların akışına göre nakillerde bulunduğu görülmüştür. Olayları
aktarırken büyük oranda gerçekçidir. Ancak yer yer onun da taraf olduğu
anlaşılmaktadır. Gülbeden, eserinden görüldüğü kadarıyla birkaç yer hariç
kendisinden bahsetmemiştir. Sadece olaylar içerisinde müdahil olduğu durumlar
olduğunda bahsetmiştir ki bu da onun tarih yazım tarzıyla alakalıdır. Gülbeden’in
1522-23 yıllarında doğduğu kabul edildiğinde ve eserini 1556
24
sonrasındaki
yıllarda yazdığı dikkate alınmalıdır.
Babür Şah’ın ölümü sonrası ölüm haberinin gizli tutulma çabasına karşılık
ayak takımının ayaklanacağına dair geliştirilen yaklaşımı, Moğolların yağma
girişiminde bulunabileceklerine yönelik kaygıyı, ölüm haberinin halka bir tellal
22
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 1-6.
23
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 1-6.
24
Roux, Gülbeden’in eserini 1587’de Ekber’in isteği üzerine yazdığını belirtmektedir. Roux,
Babur
, s. 387.
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
138
kanalıyla duyurulmasının isabetli olacağına yönelik ağır basan fikir birliğini,
Hümayun’un yeni sultan olduğunun vakit kaybetmeden duyurulmasının yerinde
olacağına dair oluşan genel kabulü kısa bir şekilde nakleder ki, mevcut durumun
analizine dair yerinde bir betimlemedir. Yine Hümayun’un sultanlığının ilan
edilmesinin ardından saraydaki kadınların ziyaretine geldiğini, daha önceden elde
ettikleri kazanımlarının, rütbelerinin ve konumlarının devam edeceğine dair yaptığı
konuşmayı da aynı şekilde aktarmaktadır.
25
Bu itibarla olayları takdimdeki üslup
becerisi eserdeki akıcılığı sağlamakla birlikte öncelik-sonralık sırasını
karıştırmadan vermesi ise oldukça önemlidir.
Askerî Gelişmelerle İlgili Kayıtlar
Gülbeden, eserinde çok fazla olmamakla birlikte büyük oranda
Babürname
’de yer alan bilgilerden hareketle Babür Şah’ın dönem gelişmelerini
özetlediği kısımda onun askerî faaliyetlerini de konu edinmiştir.
26
Yine Hümayun
dönemi gelişmeleri içerisinde de çok uzun uzadıya olmamakla Gücerat,
Çunada/Çunar, gibi yerlere düzenlediği seferlere, Mirza Kamran ile mücadelelere
ve yerel unsurlarla yapılan küçük çaplı çatışmalara eserinde yer vermiştir.
27
Yine
stratejik açıdan haberciler kanalıyla yazılı olarak ulaştırılan mektupların yer yer
sözlü olarak da muhataplara iletildiği olmuştur. Gülbeden, yazılı haber
gönderildiğinde bunun düşman birliklerin eline geçme ihtimalinin göz önünde
bulundurulduğunu bildirmektedir.
28
Protokol Düzeniyle İlgili Kayıtlar
Babürname
’de sıkça görülen ve Babür Şah’ın da bizzat dikkat ettiği protokol
kuralları ve takip edilen usuller Gülbeden’in eserinde de mevcuttur. Gülbeden,
babası Babür Şah ile karşılaşması sırasında takip ettiği protokol kurallarını ve
25
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 138-39.f
26
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 115-139; Geniş bilgi için bkz. Babür,
Babürname,
s. 133 vd
.
27
Geniş bilgi için bkz. Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 156-216; ayrıca bkz. Esterâbâdî,
Târîh-i Firişte,
C. II, s. 61-82,
127-48; Mirza Haydar Duğlat,
Tarih-i Reşidî,
s. 640 vd; Mevlânâ Nizâmeddîn Ahmed b. Muhammed Mukîm
Herevî,
Tabâkât-ı Ekberî
, By De Calcutta, Calcutta 1929, s. 193-221; Oktay Kaan, “Hindistan’da Türklük
Müslüman Türk İmparatorları Hümâyûn Şah”, Çev. Bilal Koç,
The International Journal of The History
School/Tarih Okulu,
İzmir, 2012, ss. 221-33.
28
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 185.
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
139
usullerini ayrıntılı şekilde vermektedir.
29
Babasının hastalığı esnasında kızlarından
Gülrenk Begim’in İsen Timur Sultan ile Gülçehre Begim’in ise Tuhta Buğa Sultan
ile evlenmelerini istediğine dair kayıtlara yer vermiştir. Adı geçen kişilerin,
protokol kuralları gereği
“yere diz vurarak saygılarını gösterdiklerini”
ve ardından
da
“damatlığa yükseltildiklerini”
belirtmektedir.
30
Mirza Hindal’in düğünü
sırasında takip edilen ve hanedana mensup kadınların Hümayun ve halası Hanzade
Begim’in
31
yanında nasıl bir sırayla oturduklarını da vermektedir.
32
Bu oturma düzeni incelendiğinde öncelikle Babür Şah’ın büyük halalarından
başlandığı, daha sonra kız kardeşlerinin, amcakızlarının, dayıkızlarının ve sair
şeklinde sıralandığı görülmektedir. Dolayısıyla gelişigüzel bir oturma düzeninden
ziyade belli bir usulün takip edildiği anlaşılmaktadır. Gülbeden, protokolde
bulunan kadınlardan doksan altı tanesinin hepsinin de ulufe sahibi kimseler
olduklarına işaret etmektedir.
33
Gülbeden, Hümayun’un eşlerinden Mah Çiçek’in
atının kendisinin farkında olmadan Hümayun’un atından biraz yüksekte
durmasının da Hümayun’u rahatsız ettiğini ve kızgınlığına sebebiyet verdiğini
belirtmektedir.
34
Babürname
ve
Hümayunname
’de yer bulan bu protokol kuralları
dönem açısından üzerinde dikkatle ve titizlikle uyulan bir dizi sırayı ihtiva
etmektedir.
35
Evlilik Törenleri
Gülbeden, eserinde etraflıca düğün törenlerini de nakletmektedir. Ayrıntılı
şekilde naklettiği düğün, kardeşi Mirza Hindal’in düğünüdür.
36
Hazırlanan düğün
evi, konukların oturma sırası, sekiz köşeli olarak hazırlanan boyutları farklı evler
ve özellikleri ile yapılan süslemeler kaydedilmiştir. Yine begimlerin ve mirzaların
düğün töreni vesilesiyle yaptıkları
“para saçma”
âdetine yer verilmiştir. Toplanan
29
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 131-32.
30
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 136.
31
Geniş bilgi için bkz. Babür,
Babürname,
s. 140-41.
32
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 1445-49
33
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 147.
34
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 205.
35
Bilal Koç, “Babürname ve Hümayunname’ye Göre Babürlülerdeki Protokol Merasimleri Üzerine Bir
Değerlendirme”,
Prof. Dr. Kâzım Yaşar Kopraman Armağanı
, Ed. Altan Çetin, TKAE Yay., Ankara, 2014, ss. 225-
52
36
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 144-53.
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
140
paranın üç kısma ayrıldığı, değerlerinin ve miktarlarının farklı olduğu
anlaşılmaktadır. Üçe ayrılan kısmın üç farklı kesime dağıtıldığı görülmektedir. İlk
kısmın mirzalara, emirlere, vezirlere ve askerlere dağıtıldığı ve bu hisseye
“devlet
hissesi”
adının verildiğini ifade etmektedir. İkinci kısmın
“saadet hissesi”
olduğunu eşrafa, ekâbire, ulemaya, dervişlere ve fakirlere ayrıldığını dile
getirmektedir. Üçüncü kısmın ise
“murad payı”
adını aldığını ve bunun hanedanın
hakkı olduğunun dile getirildiğini beyan etmektedir.
37
Tarihî kaynaklarda kısaca yer verilen veya hiç yer bulmayan bu kabilden
kayıtlara Gülbeden’in etraflıca yer veriyor olması dikkat çekicidir. Bunu öncelikle
onun saray muhitinde yetişmesine bağlamak mümkündür. İkinci olarak yukarıda
da ifade edildiği üzere bir eser yazmasının istenmesi sonucu bunları da yazma
isteğinden kaynaklandığı ihtimaldir. Son olarak Gülbeden’in bir kadın olarak
yakından gözlemlediği hadiseleri yazma ve kayıt altına alma çabasından ileri
gelmiş olmalıdır. Gülbeden’in söz konusu bu kayıtları sosyal tarih çalışmaları
açısından büyük değer taşımaktadır ki aşama aşama yapılan eğlenceleri, verilen
ziyafetleri ve damat ile geline sunulan hediyeleri de kaydetmektedir.
38
Hümayunname’de Yer Alan Dinî Merasimler
Hümayunnâme
’de dikkat çeken yönlerden birisi de dinî merasimlere yönelik
kayıtlardır. Babür Şah’ın vefatının ardından yapılan cenaze merasimi, önemli
gecelerde onun kabrinde yapılan törenler, mezar için tayin edilen mütevelli
heyeti/yöneticiler,
Kur’ân-ı Kerim
okuyan hafızların görevlendirilmesi, mezarlıkta
bulunan görevlilerin giderleri için vakfedilen araziler, verilen yemekler ve fakirler
için yapılanlar net şekilde tasvir edilmektedir.
39
Gülbeden’in bu kayıtları, sair Türk
ve İslâm devletlerinde görülen vakıf kurumunun Babürlülerdeki varlığına işaret
etmektedir. Yine ölüye duyulan saygı, onun ardından yapılan şeylerin meydana
getireceği insanî ve manevî hassasiyetlerin de burada etkili olduğu anlaşılmaktadır.
37
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 151.
38
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 151-53.
39
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 139; Roux,
Babur,
s. 403-409.
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
141
Bir diğer ifadeyle dönem insanının ve Gülbeden’in dünyasında önemli bir yer tutan
gelenekler olduğuna da ayrıca işaret etmektedir.
Hümayun’un saltanat döneminde Babür Şah’ın oğullarından Mirza Kamran
ile Mirza Hindal’in mücadelesi sırasında Hindal hayatını kaybetmiştir. Gülbeden,
Hindal’in ölümünün büyük acı yaşattığını, binlerce esef, hasret ve dert ile
cenazesinin geçici olarak Cûy-ı Şâhî’ye defnedildiğini söylemektedir. Gülbeden,
cenazenin defnedileceği yere kadar deve üzerinde götürüldüğünü ve devenin
yularını eşi Hızır Hoca Han’ın tuttuğunu, epeyce bir feryat-figanda bulunduğunu
nakletmektedir. Hatta Gülbeden, Hindal’in ölüm haberinin Hümayun’a
verildiğinde onun da her ne kadar kendisini zapt etmeye çalıştıysa da bunun
mümkün olmadığını ve ağladığını kaydetmektedir.
40
Gülbeden, Hindal’in ölüm
haberinin Kabil’e ulaşmasının ardından şehrin matem hane gibi olduğunu adeta
şehrin kapı ve duvarlarının dahi feryat ettiğini edebi bir şekilde bildirmektedir.
Yine Hindal ve Gülbeden’in öz kardeşleri Gülçehre Begim ise aşırı ağlamaktan
yatağa düşmüş akabinde ise aklını kaybetmiştir.
41
Hümayunnâme’deki Duygu Aktarımları
Gülbeden yukarıda sıralanan ve kısaca yer verilen hususların yanı sıra iç
dünyasını da yer yer aktarmadır ki, bunlardan ilkini babasıyla ilk karşılaşmasını
anlatırken vermiştir. Gülbeden, babasını görmek için gittiklerinde kendilerini
karşılamasını iyi bir şekilde betimlemenin yanında o dönemlerde çocukların
babalarıyla çok zor şartlarda ve sınırlı zaman aralıklarında görüştüklerine de işaret
etmektedir. Bu minval üzere kayıtlara yer veren Gülbeden, hizmetçi kadınların
kendisini bir bahçede indirdiklerini ve zilli bir mindere oturttuklarını, Babür Şah
gelinceye kadar bu minderin üzerinde oturmasının istenildiğini zikretmektedir.
42
Onuruna verilen yemeğin ardından babasının huzuruna gittiğini, ona karşı arz-ı
tazimatta bulunduğunu ve ayaklarına kapandığını belirtmektedir. Buna karşılık
babasının ise kendisini kucağına alarak bir müddet oturttuğunu ifade etmektedir.
40
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 214.
41
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 215.
42
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 131.
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
142
Babasının gösterdiği iltifat karşısında büyük bir sevinç duyduğunu ve bunun
üstünde başka bir sevincin hayal bile edilemeyeceğini belirtmektedir.
43
Gülbeden’in duygu dünyasına yönelik yer verdiği bu sevinç hali yıllar geçse de bir
çocuğun içindeki sönmeyen sevgiye ve sevince işarettir. Eserini çok sonraları
yazdığı bilindiği için onun bu kaydı, tarifsiz duyguların unutulmadığına bir
delildir.
İkinci olarak yoğun duygu aktarımını yansıttığı kısım ise erkek kardeşi
Hümayun’un hastalığı esnasında yaşanmıştır. Gülbeden, Agra’ya gittiklerinde
diğer kardeşleriyle Hümayun’u ziyaret ettiklerini bildirmiştir. Hümayun’u
selamlamak için gittiğinde çok hasta olduğunu ve baygın vaziyette olduğunu, ara
ara kendine geldiğinde kız kardeşlerine sarıldığını söyler ki bunun kendilerini çok
şereflendirdiğini belirtmektedir.
44
Babürlü ailesinin Hindistan’da tam olarak
yerleşmesine kadar pek çok zorluğa katlandığını bilinmektedir. Bunu hem
Babür’ün hem de Hümayun’un saltanat dönemi gelişmelerinden görmek
mümkündür. Öyle ki küçük aile veya geniş aile çevresi içinde Babürlülerin
görüşmeleri ve hasbihal etmeleri aylar ve yıllar alabilmiştir. Bunun sonucunda
Gülbeden’in satırlarında da yer alan duygu dolu buluşmalar ve sevinçler
yaşanmıştır.
Gülbeden’in benzer kayıtlarından bir diğeri de babasının vefatının ardından
Hümayun’un kendisinin evine yaptığı ziyaretleri aktardığı kısımda görülmektedir.
Gülbeden, Hümayun’un Hindistan’da bulundukları zaman zarfında daima kız
kardeşlerini ziyaret ettiğini, sonsuz şefkat, yardım ve sevgi gösterdiğini ifade
etmektedir. Gülbeden, görüşme ve buluşmaların daha ziyade kendi evinde
olduğunu, Hümayun’un yanı sıra evlenmiş kız kardeşlerin de bu görüşmelere
katıldıklarını söylemektedir. Yine Gülbeden, Babür Şah’ın ve eşi Mahım Begim’in
ölümlerinin ardından Hümayun’un kendisinin hatırını hoş tutmak maksadıyla
sonsuz bir şefkat gösterdiğini ve yardımları sayesinde öksüzlüğünü ve
43
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 132; Roux,
Babur,
s. 372.
44
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 134.
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
143
kimsesizliğini unuttuğunu dile getirmektedir.
45
Bu kayıtlar, zihne yerleşen ve
unutulmayan duyguların kalıcılığını göstermenin yanında samimi bir iç dünyaya ve
gösterilen merhametin kalıcılığını sağlamak için satırlara dökülen duyguların da en
açık ve içten hali olarak durmaktadır.
Gülbeden, Hümayun ile olan kardeş ilişkisini de sık sık vurgulamaktadır.
Hümayun’un
46
Bengale-Gor seferinden döndükten sonra huzuruna çıktıklarını
belirtmektedir. Hümayun’un kendisini görünce ilk bakışta tanıyamadığını ve
kendisine dönerek sefere çıktığımda başına takke giyiyordun dediğini
belirtmektedir. Gülbeden, Hümayun döndükten sonra kafasında yemeni veya
kassaba adı verilen kadınlara mahsus baş sargısı ile görünce kendisini
tanıyamadığını kaydetmektedir. Akabinde Hümayun, Gülbeden’e devamlı surette
hatırımdaydın sefere giderken yanımda getirmediğim için çok pişmanlık duydum
demiştir.
47
Bunlar Gülbeden’in iç dünyasının dışa vurumu olarak yansıyan
duygular olmakla birlikte Babürlüler arasındaki kuvvetli duygusal birlikteliğine de
abi-kardeş ilişkisi çerçevesinde küçük bir örnektir.
Satırlardan Zamana Sunulan Geleneklerin Aktarımı
Gülbeden, dönemine dair gelenek-görenekleri de en güzel şekliyle ifade
etmeye çalışmaktadır. Bunlardan birisi de Hümayun’un eşleri Bige Begim ile
Meyvecan’ın gebelikleri üzerine yaptığı değerlendirmelerdir. Bu doğrultuda o,
Hümayun’un annesi Mahım Begim’in her iki gelininin gebe kaldıklarını öğrenir
öğrenmez bir dizi hazırlıklar yaptığını belirtmektedir. Mahım Begim, iki farklı
lohusa/gebe kıyafeti ile kundak takımı hazırlatmış ve gelinlerine dönerek hanginiz
oğlan doğurursa kundak takımını ona vereceğim demiştir. Bu takımların üzerine
fıstık, badem ve dört çekirdek içinin (kavun, karpuz, hıyar ve acur) şekillerini
işletmiş ve bu işlemelerin ise gümüş ve altın iplikle işlenmesini sağlamıştır.
48
45
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 140.
46
Hümayun dönemi gelişmeleri için ayrıca bkz. Enver Konukçu, “Hümayun”,
DİA
, c. 18, TDV Yay., İstanbul,
1998, ss. 481-83.
47
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 161.
48
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 141.
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
144
Bir diğer gelenek ise
“şehir donatma usulünün yerleşmesi”
şeklinde
Gülbeden’in kayıtlarında yer bulmuştur. Hümayun, Çunar/Çunada tarafından
Agra’ya döndüğü zaman annesi Mahım Begim, büyük bir eğlence tertip etmiş,
Agra’daki bütün pazarların ve çarşıların donatılmasını istemiştir. Gülbeden,
bundan sonra Hindistan’da bu usulünün revaç bulduğunu ifade etmektedir.
49
Gülbeden’in geleneklerle ilgili aktarımlarının bir diğerine bakıldığında; Babür
Şah’ın Panipat muharebesinin ardından himayesi altında bulunanlara çeşitli
hediyelerin yanı sıra
“uğurlu sayılmasından”
dolayı her cins kumaştan dokuz
dokuz (9x9=63) top verdiğini belirtir.
50
Gelenekler cümlesinden bir diğerine daha
yer veren Gülbeden, Mahım Begim’in vefatının ardından (1534)
çille
51
aşı
verildiğini nakletmektedir.
52
Bu kayıt, zamanımızda bazı Türk toplulukları
arasında da mevcudiyetini sürdüren bir gelenek olarak yaşamaktadır.
Gülbeden, Hümayun’un saltanat dönemi gelişmelerini kaydettiği kısımda da
ilginç nakillere yer vermektedir. Bu doğrultuda Hümayun’un zaman zaman
eşlerinin de bulunduğu belli bir çevreyi yayına alarak turunçgil bahçelerini seyre
gittiğini ifade etmektedir. Bir defasında seyre gittiğinde yanına kardeşi Mirza
Hindal’i de aldığını bildirmektedir. Gülbeden, kendisinin oğlunun rahatsızlığı
sebebiyle bu seyir gezisine katılamadığını bildirmektedir. Hümayun’un bir süre av
için civar muhite gittiğini nakleden Gülbeden, Mirza Hindal’in daha çok av
vurduğunu ve bu avları,
Cengiz Han töresi
gereği küçüklerin büyüklere vermesini
şart koşmasından dolayı Hindal’in de Hümayun’a hediye ettiğini söylemektedir.
53
Bir av merasimiyle alakalı Gülbeden’in düştüğü bu kayıt, Babürlülerin ve öncesi
itibariyle Timurluların ortaya çıktığı coğrafyada baskın bir şekilde
Cengiz Han
töresi
nin asırlar geçse ve sözlü aktarımlarla da olsa varlığını devam ettirdiğine
işarettir.
49
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 141.
50
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 126.
51
“
Mütevaffanın vefatının kırkıncı günü fukaraları it’am etmek suretindeki hayrata, çille derler. Tasavvufta kırk gün
dünya, ehil ve ayalden tecerrüd edip bir köşeye çekilip zikir ve ezkarda bulunmaktır.”
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s.
144.
52
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 144.
53
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 212.
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
145
Gülbeden, bunların dışında da eserinde bazı gelenek, görenek uğurlu-
uğursuz kabul edilen durumlardan bahsetmektedir. Mirza Hindal’in Hümayun’un
maiyetindeki orduyla diğer kardeşleri Mirza Kamran ile mücadele etmek için
hazırlığa giriştiği sırada yardımcısı/töşekçisi (zırh ceketi, demir başlığı ve takkesini
taşıyan görevli) bunların bulunduğu bohçayı kaldırdığı sırada odadakilerden birisi
hapşırmıştır. Bunun üzerine adet olduğu şekliyle töşekçi bohçayı hemen yere yere
koyarak bir müddet/bir saat kadar beklemiştir. Bu durumu öğrenen Hindal ise
beklemesinin yanlış olduğu söyleyerek
“inşallah şehadet mübarek olsun desene”
şeklinde cevap vermiştir. Beraberindekilerin ise
“fatiha okudukların
ı”
kaydetmektedir.
54
İnsanın olduğu her yerde kadim dönemlerden itibaren süregelen
ve bir kısmı çeşitli yönleriyle zamanımıza kadar ulaşan bazı inanışlar/düşünüşlerin
Babürlüler arasında varlığını devam ettirdiği görülmektedir.
Gülbeden’in Gözlem Yeteneği ve Etkileyici Betimlemeleri
Gülbeden’in eserinden anlaşıldığı kadarıyla çevresini iyi bir şekilde
betimleyebildiği görülmektedir. Bu doğrultuda onun ilk betimlemelerinden birisi
babası Babür Şah’ın onurlarına verdiği yemek vesilesiyle aklında kalanları
betimlediği kısımdır.
“Güzel bir yerde yüksek bir sofra yaymışlardı, üzerine kırmızı çuhadan/kumaştan ve
astarı Gücerat zerbeftinden bir çadır, çuha ve zerbeften yapılma altı şamyane/kare şeklinde
etrafı açık çadır vardı. Bunların her biri bir renkte ve seraperdenin sütunları boyalı ve dört
tarafı çuhadan yapılma kanatlarla çevirili idi. Ben, babamın yerinde menzilinde/yerinde
oturdum. Sofra yayıldı, takriben elli adet çevrilmiş koyun vardı ve bol ekmek, şerbet ve yemiş de
vardı…”
55
Gülbeden’in ikinci olarak iyi betimlediği husus ise Hümayun’un oturduğu
tahttır. O, bunu şu şekilde nakleder.
“Ve bir murassa taht ki üzerine dört basamakla çıkılıyordu. Üstündeki
adaskası/askı ve üzerindeki döşek ve yastıkları hep altın kılaptan işlenmiş
bulunuyordu. Hargâhın/büyük çadır ve bargâhın/resmi kabul çadırı astarı altın
dokumalı Frenk kumaşından ve yüzü de Portekiz çuhasından/kumaşından idi.
54
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 213.
55
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 132.
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
146
Hargâhın ve bargâhın direkleri de altın boya ile boyanmıştı ve çok ta güzel yakışmıştı.
Hargâhın tuğurluk/keçe, kanat ve baş kanatları hep Gücerat zerbeftinden/altın ve
gümüş iplikle dokunmuş kumaş idi. İbrikler, calabcın/leğenler, şamdanlar maşrapalar,
gulappaşlar/gül suyu saçmaya yarayan kap, hep altından ve murassa idiler…”
56
Mirza Hindal’in düğünü için hazırlanan düğün evini de Gülbeden, etraflıca
tasvir etmektedir.
“Bu konak sekiz köşeli idi. Evin ortasında sekiz köşeli bir havuz vardı. Sonra
havuzun ortasında sekiz köşeli bir sofa vardı, bu sofa üzerinde vilayet kilimleri
yaymışlardı. Ekserisi güzel civanlar, güzel yüzlü kızlar ve kadınlar ve hoş sesli çalgıcı
ve şarkıcılar olmak üzere hepsinin havuzda oturmalarını emrettiler. Ve evin önünde
Akem tarafından toy hediyesi olarak ihsan edilmiş olan murassa tahtı koymuşlardı ve
tahtın önünde bir altın kılaptan ile işlenmiş olan töşek atmışlardı. Hazreti Padişah ve
Ake Canım taht önünde bir töşek üzerinde oturdular…”
57
Tarih kitaplarını okuyanların merak ettikleri pek çok soruların olduğu
malumdur. Bunlardan birisi de dönem gelişmelerinin içinde çokça yer almayan
sosyal gelişmelerdir. Gülbeden, yukarıda kısaca nakledilen alıntılardan da
görüleceği üzere dönemini bu yönlerden iyi bir şekilde tasvir etmiştir. Zamanımıza
kadar ulaşan bu kayıtları, okuyanlarına keyif vermektedir. Bazı gelişmelere
yakinen müdahil olması ve iyi bir şekilde betimleme yapması, kıyafetleri,
özellikleri, Türk kültürüne dair kayıtları, geleneklerin ne kadar toplumların içine
yerleştiğine delildir. Bu betimlemelerdeki tarihsel manalar, bir yönüyle de
müellifin ne denli tarihe değer verdiğine de işarettir.
Hümayunname’deki Sitemler ve Ağır Sözler
Gülbeden’in satırlarından oldukça naif bir üsluba sahip olduğu görülmekle
birlikte yer yer gördüğü ve yaşadığı olaylar karşısında sitemkâr sözlerinin ve
beddua gibi ifadelerinin de olduğu anlaşılmaktadır. Gülbeden, Hümayun’a karşı
isyan eden Mirza Kamran’ın Kabil’de Hümayun ile mücadele etmek için harekete
geçtiğini yakından gördüklerini söylemekte hep bir ağızdan onun geçişi esnasında
“Allah sana gidip de cenk etmeyi nasip etmesin! Ve hepimiz ağlıyorduk.”
şeklinde
56
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 142.
57
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 145.
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
147
temennilerde bulunduklarını ifade etmektedir.
58
Yine Hümayun’un başını
yaralayan Kamran Mirza’nın adamı için
“bir nankör boynu kırılasıca, bedbaht,
zalim, sitemkâr, olmaz olasıca padişaha bir darbe indirdi…”
şeklinde ifadeler
kullanmaktadır.
59
Gülbeden, kardeşi Hindal’in Mirza Kamran ile olan mücadelede ölmesinin
ardından duyduğu acıyı da satırlara dökmüştür. Öncelikle Hindal’i öldüreni
“merhametsiz zalim”
olarak nitelerken, ona gelen kılıç darbelerinin kendi yüreğine
veya gözlerine gelmesini istediğini yazmaktadır. Hatta Gülbeden daha da ileri
giderek o darbelerin kendi kocası Hızır Hoca Han veya kendi oğlu Saadetyâr’a
gelmesini de istemiştir. Bunun üzerine Gülbeden,
“Hây heyhat! Vay Heyhat!! Of
heyhat!!! Güneşim bulutlar arasında kayboldu.”
şeklinde bir yakarışa eserinde yer
vermektedir.
60
Gülbeden, Hümayun’a karşı isyan eden kardeşi Mirza Askeri için
de
“insafsız”
ifadesini kullanmaktadır.
61
Mirza Kamran için ise
“zalim,
merhametsiz, kardeş katili, yabancıları seven”
şeklinde bir dizi ağır ithamlarda
bulunmaktadır.
62
Gülbeden, Mirza Kamran’ın kısa bir süre sonra yakalandığını ve
Hümayun’a teslim edildiğini kaydetmektedir. Bütün devlet damlarının ve hanedan
üyelerinin Kamran’ın öldürülmesi için talepte bulunduklarını ve
“mülkte gedik
açanın başı düşürülmelidir”
şeklinde sözler söyleyerek Hümayun’a sözlü ve hatta
yazılı olarak bildirdiklerini ifade etmektedir.
63
Hümayunname’deki İnsanî Hasletler
Mirza Hindal’in yardımcısı zor duruma düştüğünde beraberinde bulunanlar
yardımcı olmaktan uzak bir tutum gösterince Hindal, kendisi atından inerek bizzat
yardım etmiş ve
“Dostlar! Erliğe hiç te yakışmaz ki bizim tabakçı kılıç darbeleri
altında bulunsun ve biz ona kömek (yardım) etmeyelim.”
64
şeklinde açıklamalarda
58
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 200.
59
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 210.
60
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 13.
61
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 186.
62
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 214-15; Kamran için ayrıca Mirza Haydar Duğlat da “cahil ve ahmak” ifadelerini
kullanmaktadır.
Tarih-i Reşidî,
s. 641.
63
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 216.
64
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 214.
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
148
bulunmuştur
.
Bu durum bir insanî hassasiyet olarak görülebileceği gibi alınan aile
terbiyesinin de bir gereğidir.
Elbette
Hümayunname
’nin içindeki bütün hususiyetleri buraya almak
mümkün değildir. Yukarıda alt başlıklar altında sıralananların yanı sıra eğlence
meclisleri, yapılan eğlenceler, verilen yemekler, çeyizler, eşyalar, hediyeler,
iskambil oyunu gibi oyunlar ve nasıl oynandığı, havuzda yapılan eğlenceler,
macun/afyon yutulması, süslemeler, oturma yerlerinin dizaynı gibi durumlarda
eserde yer almaktadır. Bunların yanı sıra Babür veya Hümayun’un hanedana
mensup kadınlara verdikleri değer, eşleri, karı-koca ilişkileri, kadınların
bekledikleri ilgi, kıskançlık ve her iki hükümdarın da gösterdikleri sonsuz saygı da
eserdeki önemli noktaları ve geleneksel değerleri göstermektedir. Gülbeden
bunların yanı sıra kendi eşinden, evliliğinden, oğlundan, babasından, Hümayun ve
Kamran başta olmak üzere erkek kardeşleri ile kız kardeşlerinden de
bahsetmektedir. Hümayun’un Kabil kuşatması sırasında kaledekilerin hayatlarını
düşünerek içme suyu şebekesinin kesilmesine izin vermemesini ve bu kuşatmada
yaşananları da etraflıca kaydeder. Hanedanın doğan çocuklarından, sünnetlerinden
ve ölümlerinden de yer yer bahseder. Padişahların huzuruna çıkmak için
yapılanlar, uyulması gerekenler ve yapılan saygısızlıklar da eserde yer almıştır.
65
Bir kadının bir sultanla evlenmesinin meydana getireceği etki, kadının yeri
geldiğinde elinin yakasına varabileceği birisiyle evlenmekten yana olduğu ve bu
görüşünü dile getirdiği kayıtlarda ilgili eserde yer almaktadır. Gülbeden bu kaydı,
Hümayun ile talip olduğu Hamide Banu Begim’in evlilikleri münasebetiyle
kaydetmektedir. Yine nikâh kıyma bahşişinin varlığına da taraflar arasındaki bu
evlilik akdi vesilesiyle değinmektedir.
66
Türk kültür tarihinde varlığı bilinen
nan-ı
nimet hakkı
uygulamasının Babürlüler arasında da cari olduğunu yazmaktadır.
67
Hümayun’un hazinede para kalmadığı bir zaman devlet adamlarından Turdi
65
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 115-216.
66
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 172.
67
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 173.
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
149
Bey’den 10/2 faizle borç para aldığına dair kayıt da ilginç olarak durmaktadır.
68
Safevî hükümdarı Şah Tahmasp ile Hümayun’un kurduğu münasebet ve ilişkiler de
genel hatalarıyla yer verilen konular arasında olmuştur.
69
Sonuç
Yukarıda ver verilen bütün hususiyetlerden sonra ortaya çıkan sonuçlara
bakıldığında;
Hümayunname
, tamamlanmamış veya eksik bırakılmış bir eserdir.
Babürlü ailesinin iç düzenini ve yapısını gözler önüne sermektedir. Saray
kadınlarının/hanedana mensup kadınların bütün yönlerini, kararlarını, gelişmelere
müdahil olmalarını, siyasî işlerdeki rollerini, eğlencelerini, konumlarını ve daha
pek çok hususiyetlerini etraflıca ortaya koyan nadir kaynaklardandır. Onun bu
yönleri eseri değer noktasında kıymetlendirmiştir. Gülbeden’in herhangi bir
dayatmayla olayları farklı aksettirdiği yoğun olarak görülmemekle birlikte hiç
olmadığını da söylemek doğru değildir. Olayların belirli bir zaman-mekân silsilesi
takip edilerek verildiği görülmektedir. Gülbeden’in üslubunda belirli dayatmalar
üzerinden değil de bir özen içerisinde konuları işleme yönteminin olduğu açıktır.
Hümayunname
, siyasi açıdan hükümler inşa etmenin ötesinde eserin
başlangıç kısmında da ifadesini bulan şekliyle tarih yazma görevi verilmesi
hasebiyle ortaya çıkmış bir eserdir. Ancak Gülbeden kendisi dışında başka
kimlerin tarih yazma işine girdiği hususunda sessizdir. Eserinde
Babürname
’den
yararlandığı açık olmakla birlikte başka hangi eserlerden yararlandığına dair bir
kayıt düşmemiştir. Yine Hümayun dönemiyle alakalı doğrudan müdahil olmadığı
siyasi ve askeri gelişmelerle ilgili düştüğü kayıtlarda kimlerden bunları dinlediği
de açık değildir. Gülbeden’in üslubu, olayları iyi resmedebilen bir yeteneğe sahip
olduğuna işarettir. Döneme dair nakilleri, devlet geleneklerinin hanedan içerisinde
ne kadar işler kılındığını gözler önüne sermektedir.
Gülbeden’in kayıtlarının kendi içerisinde büyük oranda tutarlılık taşıdığı
söylenebilir. İdealize edilen düşüncesi ve düşünceleri eserinde yoktur. Gelenekleri
öne çıkaran tarzı, onu kültürel ve medeniyet kodlarıyla birlikte ele alındığında bir
68
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 178.
69
Gülbeden,
Hümayunnâme,
s. 188-192.
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
150
farkındalık yaratmaya çalışan müellif konumuna taşımaktadır. Aile geleneğinin
etkisinden olsa gerek Gülbeden’in de erkek kardeşleri arasındaki mücadeleleri -
siyasî bilinç veya farkındalık- noktasından değerlendirme yetisine sahip olduğu
anlaşılmaktadır. Genelde Timurlu özelde ise Babürlü ailesinin değerlerini, siyasi
hedeflerini iyi bildiği anlaşılan Gülbeden, tarihin ve kültürün aktarımını
olabildiğince saf bir şekilde işlemiştir.
Hümayunname
, bir tarih kitabı olduğu kadar adeta bir kültürün yüzyıllar
ötesine aktarılması için yazılmış bir kitap olarak da anlamlı yer edinmiştir. Kitabın
bütün muhtevası adeta buna hizmet eder mahiyettedir. Türk kültürüne dair
örnekler, Safevî geleneklerinin gösterilmesi, devletin veya sultanın azameti ve
hatta zayıflıkları gibi hususlarda eser içerisindeki kıyaslamalara örneklik teşkil
etmektedir. Son olarak pek çok şey sunan ve ifade eden Hümayunname, muhteva
özellikleri itibariyle pek çok özgün konunun makaleye dönüşebileceği bir kaynak
olarak durmaktadır. Bu yönüyle Gülbeden ve eseri dönem gelişmelerini nakleden
diğer kaynaklarla eş zamanlı olarak okunduğunda belli dereceye kadar olayları
farklı çerçevelerden okuma imkânı sunacaktır.
Kaynakça
1. Allami, Ebu’l-Fazl Mübarek,
Ekbername,
Ed. Mevlevî Abdürrahim,
Muzhurool Press, Kalküta, 1877, C. I,
2. Ansari, A. S. Bazmee, “Gülbeden Begüm”,
DİA
, c. 14, TDV Yay. İstanbul,
1996, ss. 235.
3. Babür, Zahireddin Muhammed,
Babürname,
Çev. Reşit Rahmeti Arat,
Kabalcı Yay., İstanbul, 2008.
4. Duğlat, Mirza Haydar,
Tarih-i Reşidî,
Çev. Osman Karatay, Selenge Yay.,
İstanbul, 2006.
5. Esterâbâdî, Muhammed Kâsım Hinduşah,
Târîh-i Firişte,
tash. Muhammed
Rıza Nâsırî, Encümen-i Asâr ve Mefâhîr-i Ferhengî, Tahran, 1387, C. II.
6. Gülbeden,
Hümayunnâme,
Çev. Abdürrab Yelgar & Eymen Manyas, TTK,
Ankara, 1987.
Actual problems of the history of Uzbekistan / Актуальные проблемы истории Узбекистана
151
7. Herevî, Mevlânâ Nizâmeddîn Ahmed b. Muhammed Mukîm,
Tabâkât-ı
Ekberî
, By De Calcutta, Calcutta 1929.
8. Jean-Paul Roux, Büyük Moğolların Tarihi Babur, Çev. Lale Arslan Özcan,
Kabalcı Yay., İstanbul, 2008, s. 416-18.
9. Kaan, Oktay, “Hindistan’da Türklük Müslüman Türk İmparatorları Hümâyûn
Şah”, Çev. Bilal Koç,
The International Journal of The History School/Tarih
Okulu,
İzmir, 2012, ss. 221-33.
10. Koç, Bilal, “Babürname ve Hümayunname’ye Göre Babürlülerdeki Protokol
Merasimleri Üzerine Bir Değerlendirme”,
Prof. Dr. Kâzım Yaşar Kopraman
Armağanı
, Ed. Altan Çetin, TKAE Yay., Ankara, 2014, ss. 225-52.
10. Konukçu, Enver, “Hümayun”,
DİA
, c. 18, TDV Yay., İstanbul, 1998, ss.
481-83.
ФАРҒОНА ВОДИЙСИ ИҚТИСОДИЙ ҲАЁТИДА ЧОРВАЧИЛИКНИНГ
ТУТГАН ЎРНИ (Амир Темур ва темурийлар даври мисолида)
Усмонов Б.А.
Фарғона давлат университети профессори, т.ф.д.
Аннотация: Ушбу мақолада Амир Темур ва темурийлар даврида Фарғона водийси
иқтисодий ҳаётидада чорвачиликнинг тутган ўрни тарихий манбалар асосида таҳлил
этилган. Шунингдек, водий ҳудудида овчиликнинг қўшинни озиқ авқат билан
таъминлашдаги аҳамияти борасида айрим мулоҳазалар билдирилган.
Калит сўз ва иборалар: Фарғона водийси, Ашпорён, Туруқшорон, чорвачилик,
чакрак, яйлов чорвачилиги, уй чорвачилиги, овчили.
Аннотация: В данной статье на основе исторических источников анализируется
роль животноводства в хозяйственной жизни Ферганской долины в период правления
Амира Темура и Тимуридов. Также были сделаны некоторые замечания о важности
охоты в районе долины для обеспечения армии продовольствием.
Ключевые слова и фразы: Ферганская долина, Ашпорён, Турукшарон, домашний
скот, чакрак, пастбищный скот, домашний скот, охота.
Annotation: This article analyzes the role livestock-breeding in the economic life of the
Ferghana Valley during the period of Amir Temur and the Timurids based on historical sources.
Also, some feedbacks were made about the importance of hunting in the valley region in
providing the army with food.
Key words and phrases: Ferghana Valley, Ashporyon, Turuksharon, livestock, chakrak,
pasture livestock, domestic livestock, hunting.